POLATLI İKDAM
  ÇEVRE HAKKI
 


ÇEVRE HAKKI
 
Ülkemizin en önemli sorunlarının başında ‘’ Çevre Sorunu ‘’ gelmektedir. Biz Polatlı’da Yirmikinci Gece Ormanlarında badem çekirdeğinden badem ağacı üretme çabasındayken ; yakın zamanda gittiğim
Amasya’da son on sene içinde 650 binden fazla meyve ve çam ağacının yok edilerek yerine taş binaların dikildiğine şahit oldum. Türkiye’de AKP iktidarı ile birlikte hemen her yerde ağaç katliamını görmekteyiz. Üçüncü köprü inşaatı ağaç katliamı , hava limanı inşaatı ağaç katliamı , HES bahane edilerek 6 bin Zeytin ağacı katliamı, Taksim Gezi Parkı ağaç katliamı ….

Çevre sorunları ve bireyin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı günümüzde ''ÇEVRE HAKKI'' kavram ve kriterleri içinde yer alan ve önem kazanmış bulunan '' insan hakkı'' kavram ve sorunu olarak ele
alınmaktadır.


 Bugün çevre sorunları ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı insan haklarının güncel ve önemli kavramları içinde yer almaktadır. Bu noktada; Toplum bireylerin öncelikle ''bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı temel bir hak ve özgürlük kavramıdır.''


Pozitif hukuk sistemi içinde ''çevre hakkı'' olarak ifade edilen ve tanımlanan kavram gerek bizim iç hukuk sistemimizle ve gerekse evrensel ve uluslararası hukuk kuralları içinde tanımlanmış, kurala bağlanmış
önemli bir evrensel insan hakları kavramıdır.



Çevre Hakkının Tanımı:
Genel olarak bireylerin, bedeni ruhi açıdan sağlıklı bir çevrede yaşaması hakkı olarak tanımlanabilir.



1982 Anayasasının 56.Maddesinde çevre hakkının düzenlendiğini görmekteyiz.


Yine çevre hakkı ile ilgili ''Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED)raporlarının önemini belirtmek gerekir.
 

Çevre Hakkı Uluslararası pek çok sözleşme ile de düzenlenmiştir.
1973 tarihli ''Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmesinin Önlenmesi' 'Sözleşmesi.(Marpol Sözleşmesi)
Yine 1976 tarihli ''Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı korunmasına dair ''Barcelona Sözleşmesi''.
1992 tarihli Arkeolojik Mirasın korunmasına dair Valetta (Malta) sözleşmesi.
1992 tarihli Biyolojik Çeşitlilik sözleşmesi(Rio) sözleşmesi.
1992 tarihli Strazburg Avrupa Kentsel Şartı,
1989 da Tehlikeli Atıkların sınır ötesi taşınımının ve bertarafının kontrolüne ilişkin BAZEL Sözleşmesi.
1985 tarihli Ozon Tabakasını İncelten Maddelere dair Montreal Protokolü.
1998 tarihli Çevre Alanında Bilgiye Ulaşım, Kanunun   Karar Sürecine Katılımı ve Yargısal Başvuru
Yollarına İlişkin (Aarhus)sözleşmesi.


Çevre Hakkı Bizim iç Hukuk Sistemimiz içinde de düzenlenerek güvence altına alınmıştır:
 
1982 Anayasasına göre ''Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.''


Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların
ödevidir.(1982 Anayasası 56/1,2. maddesi)

Çevre hakkı bir insan hakkıdır. Bireyi ve toplumu doğrudan ilgilendiren bir kavramdır.

Bu konuda sadece kamu kurum ve kuruluşları yanında; bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve çevre örgütlerinin katkısı ve önemi kaçınılmazdır.


Çevre Hakkında, KYOTO protokolünden de söz etmek te  gerekir .''Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'' Kyoto Protokolüne 5836 Sayılı yasa ile katılmış bulunmaktayız.


Daha öncede 1992 tarihli ''Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği ile Mücadele Sözleşmesini'' 2001 yılında imzalayarak taraf olduk.

Yine 2000 yılından sonra'' Sera gazı azaltım ve sınırlandırma konusunda politika ve tedbirler
oluşturulmasına ilişkin Japonya'nın Kyoto Kentinde yapılan 3.taraflar Konferansı Kyoto Protokolünün benimsenmesi ile sonuçlanmıştır.


AB ile iklim değişikliği ile mücadele süreci içinde AB standartlarına uygun işbirliği olanakları mümkün hale gelmiştir.

Çevre Hakkının ve Çevre Sorunlarının ''EĞİTİM'' ile yakın ilişkisi vardır.
İlköğretimden başlayarak eğitim kurumları yolu ile ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla ''bireyin ve toplumun'' ,''ÇEVRE BİLİNCİ VE ÖNEMİ ''konusunda etkin biçimde eğitilmesi ve bilinçlendirilmesinin
çevre hakkı sorunlarının halli açısından önemli bir husus olduğunu belirtmek gerekir. Bu konuda bireyin ve toplumun çevre bilinci ile eğitilmesinin önemi tartışmasızdır. Bu konuda bir süredir etkin ve olumlu çevresel koruma ve geliştirme faaliyetinde bulunan ''Tema Vakfından'' söz etmek gerekir. Çevrenin
korunması, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve erezyon ile mücadele gibi birçok çevre hakkı sorunu konusunda olumlu katkı ve çalışmalar da bulunan bu kuruluşun bu konulardaki önemli ve yararlı çalışmalar yaptığını da belirmek gerekir.
Çevre Hakkına aykırılık teşkil eden eylem ve davranış biçimleri:


Çevreyi tahrip ve zarar verme:
Çevre Kirliliğine yol açma:
    a-İmar Kirliliğine yolu ile
    b-Gürültü Kirliliği yolu ile
    c-Diğer
Çevre unsurlarını kirletme yolu ile(hava, su, deniz ve diğer yaşanılan çevrenin kirletilmesi gibi).
Bu eylemlere ilişkin düzenlemeler ve uygulanacak cezai müeyyideler:
 a-Türk Ceza Yasası,
 b-Kabahatler Yasası,
 c-Çevre Yasası ve Yönetmeliği
 d-Orman Yasasında düzenlenmiş olup,bu eylemleri yapanlara hapis ve para cezaları öngörülmüştür. Ancak bu cezaların daha etkin, caydırıcı olmasının gereğini de vurgulamak gerekir.


Orman Yasası Açısından Bakış ve Değerlendirme: Orman Yasasında da özel bir yasa olarak
çevre hakkını ilgilendiren düzenlemeler mevcuttur.
Orman Yasası genel olarak ormanlara yönelik eylem, suç ve cezaları düzenlemektedir.
Öncelikle, ''ormanlar'' çevreye sağladıkları olumlu ve önemli etki nedeni ile korunması ve geliştirilmesi gereken önemli tabiat varlığımızdır.


Özellikle, iklim, erezyonun önlenmesi üzerine sağladığı olumlu etkiler, diğer tüm ekonomik katkılarının yanında ''çevre hukuku'' açısından büyük önem taşımaktadır.

Gerek Türk Ceza Yasasında ve gerekse Orman Yasasında ormanların korunması açısından çeşitli cezai müeyyideler düzenlenmiştir. Ormanları tahrip eden ve zarar verenlerle ilgili önemli ve ağır hapis ve para
cezaları getirilmiştir. Bu nedenlerle özel bir yasa olan ''Orman Yasasını da'',''Çevre Hakkı'' ile ilgisi ve önemi bakımından vurgulamak gerekir.
Aktif Bireysel Denetim ve Eğitim:
Çevre sorunlarının halli ve çevre hakkının etkin uygulanması bireyden bireye aktif denetim ve eğitim ile de yakından ilgilidir.


Çevre hakkına zarar veren bireye başka bir birey tarafından eğitim amacı ile ''uyarı'' yapılması ''aktif bireysel denetim ve eğitimdir''.
Örneğin, yola izmarit atan bir bireyin eğitim amacı ile bireyden bireye uygun bir dille uyarılması gibi.


Çevre Hakkı konusunda en sade bireyden başlayarak tüm toplum bireylerinin bilinçlendirilmesi, eğitilmesi tüm kişi ve kuruluşların buna katkı vermesi her şeyin devletten beklenmemesi tüm toplum bireylerine düşen önemli bir ödevdir. Bu konuda duyarlı bir toplumun oluşturulması bir süre sonra nefes alınacak, yaşanacak bir çevrenin kalmayacağı gerçeği karşısında ''eğitimin'' öneminin bir kez daha vurgulanması gerekir.
 

Çevre Hakkı ile ilgili Bazı Önemli Kurum ve Kuruluşlar:
 
Valilikler, İl Çevre ve Orman Müdürlükleri
İl Sağlık Müdürlükleri
Belediyeler ve Bağlı Kuruluşları
İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları
Milli Eğitim Müdürlükleri
Üniversiteler

İl Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Emniyet Müdürlükleri
İlgili Sivil Toplum Örgütleri

 Çevre Hakkının Uluslararası Boyutları:
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ''Çevre hakkını'' düzenleyen açık bir hüküm mevcut olmamakla birlikte, bu husus Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları ile korunmuş ve çözüme bağlanmıştır.


Ülkelerin iç hukuk düzenlemeleri ve evrensel hukuk normları ışığında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında getirilen düzenlemeler yer almaktadır. Bu nedenle evrensel hukukta düzenlenmiş ve
korunmuş bir insan hakkıdır.
 
Bütün bu belirleme ve değerlendirmelerin formüler özetini aşağıdaki şekilde belirleyebiliriz.


Çevre Hakkı = Çevre Bilinci ve Eğitim=Sağlıklı ve Yaşanılır bir çevrenin yaratılması ve korunması.


Saygılarımla,


 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol