POLATLI İKDAM
  HEYKEL
 


Dün ÖZDEM Müzik evi'nin ODTÜ KKM.Kurdaş Salonunda 2011 yılı Açılış Gösterisi vardı. Kongre ve Kültür Merkezinin giriş arka kapısında bir çift heykel dikkatimi çekti.  Sevmezsen hemen gerici damgasının yapıştırıldığı adına soyut sanat denen , aslından sanatla yakından uzağa ilgisi olmayan basit işlenmiş taşları getirmişler , üzerinde bir iki oynamışlar , sonra da getirip Kültür Merkezinin önüne sanat diye koymuşlar.
Çıkıntılara bakarak  ben soldaki sanat eserinin kadını, sağdaki ise erkeği temsil etmekte olduğunu düşündüm.  Karlar içinde çıplak kadın ve erkek figürleri . Genelde bu tip eserlere yontma taş devrinde rastlanmakta olduğundan , sanatçı onlardan esinlenmiş olmalı diye düşündüm. Üniversiteler son yıllarda sanatı ve sanatçıyı dsteklemek açısından genelde bu tip nadide eserleri tercih edip bahçelerini  
değerlendiriyorlar.
Olay KURMACA...BİR ÖYKÜ...Fransa'da geçiyor...1950'Lİ YILLAR.Bu öykü 1950-1960 Fransız Öykü Antolojisinde yer almıştır...
Çok samimi iki arkadaşlar ,  birisi ressam diğeri de yazar...Bunların yazdıkları çizdikleri, toplum tarafından tutulmadığı gibi sanat çevresinde de ilgi görmemektedir. Bu iki arkadaş bir gün bir meyhaneye gider ,  masaya oturur , başlarlar içmeye. Neden bizim yaptıklarımız böylesine olumsuz bir durumla karşı karşıya kalıyor diye birbirlerine sorular sorarlar...İkisi de çok sefil bir hayat yaşamakta ve sevdikleri kadınlar tarafından hayır cevapları almaktadırlar...Birden yazarın aklına bir fikir gelir ve ressama dönerek " Madem öyle biz de bu insanlarla dalgamızı geçelim ." Ressam şaşkın bir bakış fırlatır arkadaşı yazara :"Nasıl?" diye sorar.  Ve başlar yazar anlatmaya" Bak" der "Sen resimler çizeceksin ben de altına bir kaç kelam yazacağım,sergiler açıp sergileyeceğiz" Ressam "eee sonra ne olacak?" diye sorar yazar "eğer tutarsa insanlarla dalga geçtiğimizi açıklayacağız bu kadar basit zaten tutmazsa da kaybedecek bir şeyimiz yok "der.Ressam peki nasıl olacak ?" diye sorar.Yazar der "Çok basit olacak, sen bir resim çizeceksin mesela bir insan yüzü ama insanın yüzü kurbağa şeklinde olacak bir apartman çizeceksin apartmanın kolları bacağı olacak" der...Sürrealist bir durum söz konusudur yani...İki arkadaş üç ay çalışırlar didinirler ve sergi için ceplerindeki son kuruşları da harcarlar ve açılmasına bir gün vardır . Birden her şey hazırlanmış olduğu halde ressamın aklına bir soru takılır: Arkadaşına sorar:" Peki bu adamlardan biri kalkıp bize nedir bu diye sorarlarsa o zaman ne diyeceğiz?"
Yazar durup gözlerini havaya diker ve sol eliyle ceketinin cebini açar piposunu çıkarır tütünü alıp içini doldurarak piposunu yakar ve derin bir nefes çeker:"Sen hiç bir nehir gördün mü?" diyeceğiz der.
Akıllarına yatmıştır...
Gün gelir …O da ne inanılmaz bir ilgi vardır.İğne atsan yere düşmeyecektir sanki...
Sergide tablolar satılır hem de yüksek fiyatlarla...Herkes ilgi gösterir...Gel zaman git zaman inanılmaz şöhret sahibi usta olarak kabul görürler...Bir gün ,  serginin birinde yine kalabalık ortalık mahşer gibi...O kalabalığın içinden bir adam çıkar ve utangaç bir ifadeyle "efendim der burada ne anlatmak istediniz ? Biliyorum gerçi bir yazara bir ressama bir şaire böylesine bir soru sorulmaz ama kendimi tutamıyorum" der...Herkes sessizliğe bürünmüştür acaba ne diyecekler diye meraklı gözler çevrilmiştir ressamla yazara...Yazar korkmuştur bir çuval incir mahvolacak diye..Ama ressam bir an duraklayıp çevresine bakar birden ceketinin sol yakasını açar ve piposunu çıkarır tütününü doldurur ve yakar derin bir nefes çektikten sonra dumanını adamın yüzüne üfleyerek "sen hiç bir nehir gördün mü?" diye sorar..Adam yüzü kızarmış şekilde resme yani tabloya birden bakar "aaa evet efendim nasıl göremedim evet şurada bir nehir var der" herkes alkışlar inanılmaz bir kalabalık vardır...Günün ardından bir gün ressam, yazar arkadaşına "yahu ne zaman açıklayacağız bu insanlarla dalga geçtiğimizi diye sorar..Bu arada adamlarımızın inanılmaz bir parası ,  şatoları  , birkaç tane sevgilisi olmuştur...Yazar oturduğu kanepeden kalkar gibi olur elindeki viski bardağını masaya koyar ve ceketinin sol yakasını açarak piposunu çıkarır kederlenmiş bir ifade vardır yüzünde tütünü doldurur pipoya ve yakar derin bir nefes çeker ayağa kalkar ve ressamın yüzüne var gücüyle üfler ardından "sen hiç bir nehir gördün mü? "der......

 
  Bugün 4 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol