21. YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜNDE
Selefilik konusunda Prof.Dr. Hilmi Demir’in bir konferansına davetli olarak gittiğimde ilk defa yüz yüze konuşma fırsatım oldu . Prof . Dr. Ümit Özdağ . 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsünün Başkanlığını yürütmekte , aynı zamanda ‘’ 21. Yüzyıl ‘’ adlı üç aylık düşünce dergisinin yayın kurulu başkanlığını da yapmakta .
21. Yüzyıl Enstitüsü’nün temel amacı , 21. yüzyılda Türkiye ve Türk Dünyasında gerçekleşmesi gereken politik , ekonomik , kültürel , toplumsal yeniden yapılanma ve küreselleşme çağında Türkiye’nin ve Türk Dünyasının rekabetçi bir kimlik kazanabilmesi ile ilgili radikal reformların fikri alt yapısını hazırlayan bir stratejik akıl merkezini oluşturmaktır.
Prof. Dr. Ümit Özdağ’a göre 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü bünyesinde dinamik bir anlayış ile geliştirilen proje , fikir , ve önerilerin toplumsal bir etkinlik kazanması için her türlü basın ve yayın organı kullanılarak karar alıcılar başta olmak üzere topluma erişilecektir. Enstitü başta Türkiye ve Türk Dünyası olmak üzere bütün dünyada benzeri kurumlar ile ilişki geliştiren , yeni ve etkili bir çalışma tarzını bilgi yoğun ve disiplinli bir anlayış ile uygulayan derinlemesine analizler yapan bir kuruluş olarak ön plana çıkacaktır.
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü , bu amaçla devlet ve bürokrasinin yeniden yapılanması , ekonomik yeniden yapılanma , uluslararası ilişkiler , jeopolitik incelemeler , bölgesel ihtilaflar , uluslararası sorunlar , barış ve savaş , terörizm , uluslararası ekonomik ilişkiler ve finans hareketleri ve kuruluşları ile merkezin uygun göreceği konularla ilgili araştırmalar yapan bir düşünce kuruluşu ve stratejik araştırma merkezi görünümündedir.
Enstitünün Başkan Yardımcılığını Türkiye’nin en genç emekli Albaylarından Rafet Aslantaş yürütmekte . 1986 yılında Kara Harp Okulu’na girmiş ve 1990 yılında topçu subayı olarak mezun olmuş. 1991 yılında da Polatlı’mızdan ; Topçu ve Füze okulundan mezun olmuş ,
genç , dinamik ve düşünce yapımızın bire bir örtüştüğü çok kıymetli bir asker emeklisidir .
Enstitü geçtiğimiz hafta sonu iki gün 100. Yılında Teşkilat-ı Mahsusa ve Türk İstihbaratçılığı konulu akademik kongre düzenlemiştir.
Teşkilat-ı Mahsusa esasen bir parti istihbaratı olarak 1911’de faaliyetine başlamış ise de resmi bir kurum olarak Harbiye Nezaretine bağlı kurulması Ağustos 1914 , bazı kaynaklara göre ise Kasım 1914 olmuştur. Teşkilat-ı Mahsusa ve Türk istihbaratçılığının önemli
isimlerinden Hüsamettin Ertürk , Teşkilat-ı Mahsusa’nın amacını şöyle anlatmaktadır : ‘ Bu teşkilatın gayesi , bir taraftan bütün İslamları bir
bayrak altında toplamak , bu suretle Panislamizme vasıl olmaktır. Diğer taraftan da Türk ırkını siyasi bir birlik içinde bulundurmak , bu bakımdan da Pantürkizmi hakikat sahasına sokmaktır ‘’
Enver Paşa’nın bir yandan Emiri Efendi’nin ittihat ve Terakki programındaki Panislamizmden , diğer taraftan da Ziya Gökalp’ın Pantürkizminden ilham aldığı muhakkaktır. Birinci Dünya Savaşı’nın sonlanması ile tasfiye edilen bu kısa ömürlü istihbarat teşkilatının
Türk istihbarat tarihine vurmuş olduğu damga ömrünün kısalığına rağmen Teşkilat-ı Mahsusa’nın önde gelen isimleri arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminin önemli isimleri vardır. Binbaşı Süleyman Askeri , Eşref Sencer Kuşçubaşı , Yakup Cemil , Dr. Bahattin Şakir , Mithat Şükrü Bleda, Fuat Balkan , İsmail Canpolat , Filibeli Hilmi Bey , Nuri Kıllıgil Paşa , Halit Kut Paşa , Ali Fethi Okyar , Ali Çetinkaya, Ahmet Fuat Bolca, Nuri Conker, Rauf Orbay öne çıkan isimlerdir.
İstihbarat her şeyden önce bir entelektüel faaliyettir ve güdük beyinler ile güçlü entelektüel faaliyetler yapılamaz. Öte yandan güçlü beyinlerin de güçlü bir entelektüel faaliyet yapması , güçlü bir istihbarat kültürü geleneği içinde gelişmesine bağlıdır.
Yoksa, en yetenekli ve zeki bir istihbarat analizcisi dahi , bulunduğu ortam içinde sönüp gidecektir. ….
Gelecek günlerde Türkiye gündemini meşgul eden hayati öneme haiz konuları ; çok geniş bir akademik kadroyu bünyesinde toplayan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsünden de faydalanarak sizlere sunmaya çalışacağım .
Saygılarımla,