CHARLIE HEBDO’YA SALDIRININ ARDINDAN
Paris’te halk bir bulvarda , siyasiler bir bulvarda , çeşitli dinleri temsil eden guruplar bir bulvarda , milyonlar yürümekte . Bu kanlı saldırıları protesto etmek için Paris'te düzenlenen Cumhuriyet Yürüyüşüne katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Fransızca attığı tweet'te, "Fransız halkıyla teröre karşı birlik olmak için Paris'teyim" ifadesini kullandı.
Hafta içinde Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo'nun Paris'teki merkezine uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi, saldırıda 17 kişi hayatını kaybetti.
Charlie Hebdo'ya düzenlenen saldırıda öldürülenler arasında dünyaca ünlü iki karikatürist de yer alıyor. Derginin genel yayın yönetmeni Stephane Charbonnier'nin ağır yaralı olduğu, çizer Jean Cabut'un ise öldüğü bildiriliyor. Uzun süredir ölüm tehditleri alan
Charbonnier, polis korumasında yaşıyordu. Charbonier, Fransa'nın en ünlü karikatüristlerinden biri olarak biliniyor.
Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, Kasım 2011'de "Hz. Muhammed" karikatürleri yayımlamış, ardından başlayan protesto gösterilerinde derginin editoryal işlerinin yürütüldüğü Paris'teki merkezi ateşe verilmişti.
Dergi buna rağmen, 19 Eylül 2012'de bu kez Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürler yayımlamış ve pek çok ülkede büyük tepkilerle karşılaşmıştı.
Müslüman olduklarını iddia eden teröristler tarafından insanlığa karşı işlenmiş suçlar hangi ülkeye veya topluma ve sebebe dayanarak yapılırsa yapılsın kesinlikle mazur görülemez.
Buna karşılık toplumların da saygı sınırları içinde davranması , kendilerinden olmayanları ötekileştirmesi kabul edilemez. Hele ki
onların inançları ile alay etme hakkı kesinlikle özgürlük kavramı ile bağdaştırılamaz. Hangi milletten olursan ol ; İfade özgürlüğüne sığınıp , kalemini istediğin gibi kullanma hakkına sahip değilsin. Anayasamızı bir tarafa bırakalım Avrupa'nın kabul ettiği hukuk normlarında ( AİH Sözleşmesi Md.10)dahi ifade özgürlüğünün sınırları vardır. Özgürlükler demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde ; ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün , kamu emniyetinin korunması , kamu düzeninin sağlanması , suç işlenmesinin önlenmesi
, sağlığın ve ahlakın , başkalarının şöhret ve haklarının korunması gibi hususlarda sınırlandırılabilir ve yaptırımlara bağlanabilir.
‘’Paris’teki kanlı olayın yaşandığı gün Yemen’de de bir bombalı saldırıda 40 kişi öldü. Yemen’in başkenti Sana’daki Polis Akademisi
yakınlarında patlayıcı yüklü araçla gerçekleşen saldırıda, 40 kişi ölürken 71 kişi de yaralandı. Ölü ve yaralıların çoğu, Polis Akademisi öğrencileri ve İçişleri Bakanlığı çalışanları. Bu haber, Türk basınında küçük haber olarak yer alırken, Paris’teki saldırıya canlı yayında bağlandı televizyonlarımız. Oysa Yemen, 1539’dan 1918’e kadar Osmanlı idaresi altında kaldı. Hâlâ söylediğimiz türkülere konu Yemen. Buna rağmen Paris ne kadar Sana’dan önemli ise Paris’te ölenler de Sana’da ölenlerden o kadar önemlidir.
Terör Paris’te , NY’da veya Berlin’de Dünya liderlerince lanetleniyor ise Yemen’de , Nijerya’da , Sudan’da , Irak ve Suriye’de de aynı şekilde lanetlenmelidir.
Dünyaca
ünlü medya patronu Rupert Murdoch, Paris’te 12 kişinin yaşamını yitirdiği Charlie Hebdo dergisi katliamına ilişkin olarak, "Cihatçı kanserin farkına varıp ortadan kaldırılana dek onlar da sorumlu sayılmalıdır" dedi.
Murdoch, “Müslümanların çoğunluğu barışsever olabilir ama aralarında büyüyen Cihatçı kanserin farkına varıp onu ortadan
kaldırana dek, onlar da sorumlu sayılmalıdır” ifadelerini içeren bir tweet attı. Bir sonraki Tweet’inde ise “Filipinlerden Afrika’ya,
Avrupa
’dan
ABD ’ye kadar her yerde cihadçıların yarattığı tehlike büyüyor. Politik doğruculuk inkara ve ikiyüzlülüğe yol açıyor” dedi.
Bütün bu yaşananların özeti işte Rupert Mutdoch ‘ın açıklamasında bulunmakta . Avrupa Müslümanları istemiyor .
Saygılarımla,