POLATLI İKDAM
  HASANOĞLAN YÜKSEK KÖY ENSTİTÜSÜ'NDE
 


HASANOĞLAN YÜKSEK KÖY ENSTİTÜSÜ’NDE



Elmadağ – Ankara yolu üzerinden Hasanoğlan’a saptıktan sonra iş Hasanoğlan Köy Enstitüsünü bulmaya kaldı. İlk sorduğum kişi buranın yabancısıyım dedi , ilerde orta yaşlı birine sordum ,
şaşkın şaşkın yüzüme baktı . Ben bu yüz ifadesine seneler önce de rastlamıştım. Binlerce yurtseverin Komünist damgası ile damgalandığı devirlerdi , AKP iktidarında muhaliflerin Ergenekon’cu olarak   fişlendiği gibi o devirde de bir çok subay ve astsubay Zekeriya
ve Sabiha Sertellerin sol görüşlü Tan Gazetesi ile fişlenmekteydi .


-         
Sen Komünist misin ?,


Asker genelde sorulara olumsuz yanıt vermez. Anlamasa bile vereceği cevap olumludur.


-         
Evet Komutanım !


-         
Bakın itiraf etti . Komünistmiş. Arayın bu adamın odasını .


Oda aranır , bir çuval Tan Gazetesi bulunur ve delil olarak askeri savcılığa gönderilir . Savcı için Tan gazetesi bir subayın fişlenmesi için yeterli kanıttır. Savcı bizahmet gazeteleri incelemek zahmetine katlanmaz. Oysa bu gazetelerin yarısı aynı tarihi taşımaktadır.


Tan gazetesi 1945’li yıllarda Türkiye-Sovyet ilişkilerinin iyileşmesini ve geliştirilmesini savunan tek yayın organıydı. 4 Aralık 1945 günü bu gazete aralarında Süleyman Demirel , İlhan Selçuk , Ali İhsan Göğüş gibi ilginç isimlerin yer aldığı  Turancı ve İslamcı öğrenciler tarafından tahrip edilip yağmalandı.


Siz Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesini soruyorsunuz dedi. Hayır dedim geçenlerde tören yapılan Köy Enstitüsünü.  Hasanoğlan Köy Enstitüsünün yerinde şimdi öğretmen lisesi var yukarı çıkın sola sapın . Aracımı kapının girişine park ettiğimde cıvıl , cıvıl yüzlerce kızlı , erkekli öğrenci ile karşılaştım. Öğrencilerle tartışmayı kesen bekçi bulunduğu yerin Hasanoğlan Köy Enstitüsü olduğunu söyledi . Bir anda çevrem derslerinin boş olduğunu söyleyen beş öğrenci tarafından sarıldı. Gönüllü rehber , tamamına yakını Çorum ve Sungurlu’dan . Başlarında ay-yıldız armalı okul şapkaları olmamasına rağmen , kimi yatılı , kimi Hasanoğlan’da ikamet eden bu öğrencilerin gözlerinde Hasanoğlan Köy Enstitüsünün ruhunu yakaladım.  Adeta bir orman içine dağılmış yüzlerce binanın bulunduğu yerde şimdi kızlı, erkekli öğretmen adayları yetişmekte . Binaların büyük çoğunluğu yıkılmaya terk edilmiş . Öğrenci hamamı tamamen yıkılmış . İsmet Paşa’nın büstü pas tutmuş . Müze yıkılır da başı derde girer korkusu ile kapalı tutulmakta . Bu yıkıntı yığınına yürek dayanmaz . Ey !!!! Tayyip Erdoğan , Başkent Ankara’nın hemen bitişiğindeki bu içler acısı manzarayı Milli Eğitim Bakanın görmüyorsa , Elmadağ’ın AKP’li Belediye Başkanın ilgilenmiyorsa , bırak ta oradan  feyz alanların torunları bu millet bu binaları  ettirsin de sizlerde bu yüz kızartıcı ayıptan kurtulun.


Amca dedi. Bizler de o filmde oynadık. Hani Erkan Can oynamıştı . ‘’ Toprağın Çocukları ‘’ Kampı saldırıya uğrayan Çingene kızı Karika, Köy Enstitüsü öğrencisi Cevher tarafından
kurtarılır ve İsmail Hakkı Tonguç’un da yardımı ile Enstitü içinde koruma altına alınır durumdan rahatsız olan köy halkının Çingenelerin Enstitüden çıkartılmasını istemesi üzerine bölge komutanı Necip, Enstitü Müdürü Kemal Öğretmen’i gözaltına alır.
İşte o film .


Geçenlerde ‘’ Hasanoğlan Onurumuzdur ‘’ Şenliğinle buradaki amfi tiyatroda  Köy Enstitülerinin kuruluşunun 73.Yılı kutlandı dedi.


Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, Türkiye'de açılan 15. Köy Enstitüsü.  Milli Eğitim Bakanlığı'nın  Ankara çevresinde bir köy enstitüsü kurulması yönündeki kararı ardından İlköğretim Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Ankara Milli Eğitim Müdürü Rasim Arslan, müfettiş Hayrullah Örs ve Ali Rıza Tümer tarafından oluşturulmuş  Bir komisyon tarafından yeri tespit edilmiş ve 1941 yılı Nisan ayında 266 Kepirtepe Köy Enstitüsü öğrencisinin Hasanoğlan'a gelip
yerleşmesiyle kuruluşuna başlanmıştır. Yüksek Enstitü olarak diğer Köy Enstitülerinden farklı ise; diğer Enstitülere Öğretim Üyesi veya Müfettiş yetiştirmek amacıyla kurulmuş .


Yüksek Köy Enstitüsü 27 Kasım 1947'de Bakan Reşat Şemsettin Siner tarafından alınan bir
kararla kapatıldı. Eğitimlerine devam etmekte olan öğrenciler Ankara Erkek Teknik Meslek Öğretmen Okulu, Gazi Eğitim Enstitüsü gibi eğitim kurumlarına gönderilmiştir.


“Köylüye bir şey öğretebilmek için ondan birçok şey öğrenmek gerekir. Kanımızı ve
iliklerimizi isteyerek köyün içine akıtmadıkça, kırk bin köyün kenarına münevver insanın mezar taşı dikilmedikçe, bu köyün sırlarını anlayamayız.
Köylüyü anlayabilmek, duyabilmek için onunla kucak kucağa, nefes nefese gelmek lazımdır. Onun içtiği sudan içmek, yediği bulgurdan yemek, yaktığı tezeğin ifade ettiği sırları sezebilmek ve yaptığı işleri yapabilmek gerekir.”


Köy Enstitülerinden yetişeceklerin niteliği elbette bunlarla sınırlı değildi. Laik, ulusal, uygulamalı ve karma eğitim verilen bu kurumlarda, özgüveni yüksek, eleştirel düşünebilen, sorun çözebilen ve “Cumhuriyet için fedakâr olabilen” gençlerin yetiştirilmesi ana hedefler arasındaydı. Bu başarılıyordu.’’


Köy Enstitüleri neden kapatıldı?



Bu soruya cevap olabilecek en saydam açıklamalardan biri, dönemin CHP Milletvekili Kinyas Kartal’dan gelmişti. Aynı zamanda toprak ağası olan Kinyas Kartal, yıllar sonra, Köy Enstitülerinin neden kapatıldığına ilişkin soruya şu açıklamayı getirmişti:



“Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildi. Doğuda en yüksek eğitim gören insan benim. Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti. Bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmenler gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler. DP ile pazarlığa girdik, kapattık.”



Köy Enstitüleri kapatılmakla, “Devrimci düşüncenin adamını” yetiştiren kaynak kurutuldu. Böylece Türk aydınlanmasının, yurdun tüm kılcal damarlarına yayılması engellenmiş oldu. Sonrasında olanları zaten biliyor, konuşuyor, yazıyor ve yaşıyoruz. Köy Enstitüleri kapatılmakla Türkiye ne kaybetti? Bunun yanıtı, tartışılmayacak kadar açık. Bunun yanıtı boşalan köylerde, cemaatlere teslim edilen varoşlarda. Bunun yanıtı, mahalle baskısının ve cemaatlerin
gücünün hangi boyutlara ulaştığını gösteren araştırmalarda.



69. yılda, Orhan Veli’nin dizeleriyle: “Yarınlara ümitle yürüyenler bir selam uçuralım.”



Saygılarımla,





 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol