KISITLI MİLLİ İRADE
Babasının yardımıyla zorla yürüyebilen zihinsel engelli genç bayan korku dolu bakışlarla etrafındaki kalabalıktan rahatsız sınıfın kapısındaki banka oturtuldu. Baba ; kızı için gönderilen seçmen kartı elinde ‘’
Engelli olduğu yetmiyor gibi , bir de dişi apse yaptı , ona da seçmen kartı göndermişler , para cezası ödememek için mecburen getirdik oy kullandıracağız.
‘’ .
Kızın huzursuzluğu kalabalık çoğaldıkça daha da artmakta . Babasına ‘’ Sıra beklemeyin bari dedim . Sınıfa girelim , sandık kurulu başkanından rica edeyim , kızınız öncelikli oy kullansın .’’ Adam güçlükle
yürüyen kızı kolunda , ben önde onlar arkada , sandık kurulu başkanından kızın sağlık durumu nedeniyle oy kullanmada öncelik istedim . ’’ Baba kızı adına oy kullanırken , demokrasi gereği ; olan bitenden habersiz kızı yanında babasını beklemekte , sonra da imza adına bir işaret ve sandıkta tecelli eden milli irade.
O oy kullandığının bile farkında değil , zaten onun yerine babasının çifte iradesi sandığa yansımakta , sonra da bu iradenin sonucuna göre yapılan ailecek balkon konuşması .
Bu benim Ankara’da bizzat şahit olduğum olay , mezardakilere dahi oy kullandırın diyen sözde paralel devlet politikasının 17 Aralık olaylarında yaşananlara rağmen halen geçerli olması.
SEÇİMLERİN TEMEL HÜKÜMLERİ VE SEÇMEN KÜTÜKLERİ HAKKINDA KANUN
Madde 8 – Aşağıdaki kimseler seçmen olamazlar:
1. Kısıtlı olanlar,
2. Kamu hizmetinden yasaklı olanlar.
Kişiliğe bağlanan hukuki sonuçlar ile kişilerin hak ve fiil ehliyetlerini düzenleyen temel kanun olan 4721 sayılı
Türk Medeni Kanunu, çeşitli maddelerinde “kısıtlı” olmaktan söz etmekte ve 404. ve devamındaki maddelerinde kısıtlılığı; “Vesayeti Gerektiren Haller” başlığı altında düzenlemektedir.
Buna göre, reşit olmayan (18 yaşından küçük olan) şahısların velayet veya vesayet altında bulunma zorunlulukları bir tarafa bırakılırsa, Türk Medeni Kanunu acısından kısıtlılık, aşağıdaki 4 halde mümkündür:
1) Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı (TMK.m. 405),
2) Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kotu yaşama tarzı, kotu yönetim
(TMK.m. 406),
3) Bir yıl veya daha uzun sureli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olma durumu
(TMK.m. 407),
4) İlgilinin geçerli nedenlere dayanan talebi (TMK.m. 408).
Yukarıda sayılan bu dört durumdan bir veya birkaçının varlığı halinde, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre ilgili şahsın belli işlemleri tek başına yapma yetkisi kısıtlanır ve kendisine, bu işlemleri onun yerine yapması için bir “vasi” veya “kayyım” atanır.
Ancak Medeni Kanun hükümleri uyarınca vesayet altına alınan (kısıtlanan) şahısların hukuki durumlarında gerçekleşen tüm değişimler, Medeni Kanun’da işaret edilenlerle sınırlı değildir.
Gerçekten, Anayasa başta olmak üzere başka pek çok kanunda, “kısıtlılık” haline çeşitli hukuki sonuçlar
bağlanmış bulunmaktadır.
Konuya, seçme hakkının kullanımı cısından yaklaşıldığında ise, Anayasa’nın “Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette
bulunma haklarını düzenleyen 67. maddesinde, belirtilen durumla ilgili bir düzenlemenin er aldığını görmekteyiz. Gerçekten, ilgili maddenin 3. fıkrasında, “On sekiz aşını dolduran her Türk vatandaşının seçme, seçilme ve siyasi faaliyette ulunma hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra; 4. fıkrada, söz konusu akların “kanunla düzenleneceği” kuralı getirilmiştir.
Yine aynı maddenin 1. fıkrasında a, genel kural olarak, maddede sayılan tüm bu hakların
“kanunda gösterilen şartlara ygun olarak” kullanılabileceğinin hükme bağlandığını görmekteyiz.
Sonuç olarak yasalara aykırı olarak oy kullandırmalar nedeniyle buseçim sonuçlarının geçerli olması mümkün
değildir.
Saygılarımla,
17.04.2014