POLATLI İKDAM
  AMİRAL BATTI
 
AMİRAL BATTI
 
“Silahlı kuvvetler, yetişme tarzı itibariyle 21. asırda herhangi bir darbenin Türkiye’ye ve TSK’ya yakışmayacağının farkında. Yani silahlı kuvvetlerde birileri zaman zaman, ‘Darbem geldi, ben gidip bir darbe yapayım’ demez. TSK’ya bu ülkenin ihtiyacı var. TSK’nın da kendisini kontrol edebilecek bir demokratik yapıya ihtiyacı var” .
 
AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılından bugüne dek ; herhangi bir darbe oldu mu ? Olmadı . Darbe teşebbüsü oldu mu ? Olmadı . Herhangi bir siyasiye karşı silahlı bir girişimde bulunuldu mu ? Sayın Bülent Arınç’ın hayali kurmacası dışında hiçbir kişi veya kuruma karşı eylemde bulunulmadı . O halde gerek adı malum dava ve gerekse Balyoz darbe planı iddialarının temelini oluşturan : "Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek . Balyoz darbe planında ise : ''Cumhuriyet başsavcılığımızca yürütülen soruşturmada, şüphelilerin sayısı, rütbeleri, emir ve komutaları altındaki birliklerinin sayı ve imkanları ile sahip oldukları araç ve gereç bakımından amaçlanan suçu işlemeye elverişli imkanlara sahip olduğu, bu durumda şüphelilerin üzerlerine atılı cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçu açısından aralarındaki dayanışmanın, TSK'nın yasal askeri hiyerarşisi dışında oluştuğu kuşkusuzdur.’’ İddiaları , Cumhuriyet başsavcılığınca : şüphelilerin sayısı , rütbeleri, emir ve komuta altındaki birliklerin sayı ve imkanları suçu işlemeye elverişli olmasına rağmen işin fiiliyata dökülmemesinin ardında yatan gerçeklerin bir an önce vakit geçirilmeden ortaya çıkartılması gerekmektedir ki Sayın emekli Amiral Atilla Kıyat ve onun gibi düşünen yüz binlerin kırgınlıkları giderilsin, göz yaşları dindirilsin.
 
Star gazetesinden Eser Karakaş ‘ın 28. Aralık.2009 tarihli yazısı : ‘’ Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Daire Başkanlığı’nda arşiv odasının aranma talebi, askerlerin bu talebi reddetmesi, devreye hakimlerin girerek “hakim kararıyla” devlet sırrı niteliğini haiz belgelerin de incelenebileceğinin belirtilmesi Türkiye yakın tarihinin en önemli olayı.
Bu çok önemli olayın altından neler çıkar, biz sıradan vatandaşlar arşiv bölümünde bulunan bazı belgelerde neler olduğunu öğrenebilir miyiz doğrusu hiç de emin değilim ama gelinen nokta yine de çok önemli. Söz konusu Seferberlik Daire Başkanlığı toplumda farklı adlarla bilinen bir birim. Kimisi bu birime “Özel Harp Dairesi” adını veriyor, kimisi de “kontrgerilla” ya da “gladio” diyor . ‘’ …..
Sayın Bülent Arınç Manisa’dayken kendisine yapılacak hayali suikast iddiası bahanesiyle seferberlik daire başkanlığında DERİN DEVLET ‘i arama sonucu neredeyse iki seneye yaklaştık hala açıklanmadı . Yahut ta bulunamadı .  Oysa yandaş basın derin devletin orada olduğundan o kadar emindi ki ……
 
Cemaatle ilgili açıklamalarda bulunan önce Hanefi Avcı , hem sağ hem de sol terör örgütleriyle ilişkisi olduğu varsayımı ile, gazeteci Ahmet Şık’ta yasaklı oysa daha şimdiden yüz bini bulan okuyucu kitlesiyle ‘’ İmamın Ordusu ‘’ kitabı nedeniyle tutuklu olarak yargılanmaktalar. Oysa ülkemizde son zamanlarda çok önemli gelişmeler olmakta , çuvallar dolusu hazırlanan binlerce sayfalık iddianamelerle muvazzaf, emekli subay, öğretim üyeleri, gazeteciler iki seneyi aşkın süredir tutuklu olarak yargılanırken : Şifreli YGS KİTAPCIĞINDAKİ soruların kimlere , nasıl ve neden servis edildiği , bu işlemin kaç seneden beri devam ettiği , bunun cemaat ve çakma delilleri hazırlayanlarla bir ilişkisinin olup olmadığı
Sorgulanmakta. ….Olay görüldüğü kadar basit değil .  
 
‘’ Sanıklar getirildiler. Bağlı olmayarak yerlerine alındılar. Müdafiler hazır. Yassıada’da duruşma salonunda açık olarak duruşmaya başlandı.” O dönem radyodan yayınlanan duruşmalar Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol’un bu cümleleriyle başlardı.
“Getirilen sanıklar” bir dönemin yönetim kadrosuydu. Çoğu idamla yargılanıyordu. Yargılananlar Demokrat Parti yöneticileri , yargılayanlar Milli Birlik Hükümetinin tayin ettiği savcı ve yargıçlar. ‘’
 
Aradan elli yıl geçmesine rağmen yaşı altmış ve üzeri olanlar bebek davası, köpek davası gibi gayri ciddi konularla aşağılanmak istenen iktidarın yerine bağımsız yargı makamının verdiği kararlardaki hukuk dışı uygulamaları , hukukun nasıl katledildiğini halâ zihinlerinde taşımaktalar.
 
Oysa bugün kapalı kapılar ardında , resmin dahi alınamadığı yargılamanın yerine TV kanalı ile halkın gözü önünde , serbestçe yapılacak yargılamanın vicdani kanaatlerin oluşmasında son derece faydalı etkisi olacaktır. Halk , hatta yargılananların çoğu neden yargılandıklarını, neden hala tutuklu olduklarının farkında değiller. Geciken adaletin adalet olmadığının elbette herkes farkında , farkında da , adaletin neden geciktirildiğin farkında değil. …
 
Genelkurmay Başkanlığı 6 Nisan tarihinde bir basın açıklaması yaptı :
1.   5-7 Mart 2003 tarihinde 1’inci Ordu Komutanlığında yapılan bir plan semineri ve bu seminerle ilişkilendirilmeye çalışılan ve bir darbe planı olduğu iddia edilen planla ilgili olarak başlatılan kovuşturma işlemi devam etmektedir.
2.   Halen tutuklu bulunan 163 askeri personelin, tutuksuz yargılanmak üzere yaptıkları müracaat 5 Nisan 2011 tarihinde itiraz mahkemesi tarafından ikinci kez reddedilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.
3.   Devam eden yargı sürecine müdahale anlamına gelebilecek davranışlardan özellikle kaçınan Türk Silahlı Kuvvetleri, yargılamayı etkilemeyecek şekilde, çeşitli defalar açıklamalar yaparak, ilgili makamları bilgilendirerek, yapılan seminerin ne olduğunu, nasıl yapıldığını, neleri kapsadığını ve kimlerin hangi emirlerle katıldığını tereddüte yer bırakmayacak şekilde izah etmiştir. Benzer hususlar, savcılık makamlarınca görevlendirilen bilirkişi raporlarında da açık bir şekilde yer almaktadır.
4.   Hal böyle iken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevli ve emekli 163 personelinin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekilmektedir.
5.   Bu nedenle, dün verilen tutukluluk halinin devamına ilişkin kararı kamuoyunun bilgisi için olduğu gibi yayınlıyoruz.
      Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Ardından demokrasi havarisi kesilen bazı hukukçulardan tepki geldi . Zaten bu ülkede demokrasinin sekteye uğramasında temel neden hukukun bilgisiz kişiler tarafından guguka çevrilmesi çabalarıdır. Her kurum gibi , askerinde kendisini ilgilendiren konularda demokrasi sınırları içinde fikir beyan etmesi en doğal hakkıdır. Halen savcılık soruşturma safhasında olan YGS sınavı ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı , Başbakan Yardımcısı, YÖK başkanı, Milli Eğitim Bakanı olumlu fikir beyan ederek yargıyı etkilemeyecekler , diğer taraftan Genelkurmay Başkanı kendi kurum personeline karşı uygulanmakta olanlar karşısında , Mahkeme Başkanının olumlu fikrine rağmen , fikrini açıklayamayacak . HADİ ORDAN, HADİ ORDAN . Sizi Gidiler…….
Saygılarımla,
  
 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol