POLATLI İKDAM
  FERHAT'IN AŞKI
 

I

FERHAT'IN AŞKI

 
Tokat – Amasya yolunun Amasya girişinde , yolun sağındaki  dağın yamacında , kazma izlerinin açık şekilde görüldüğü yaklaşık 6 kilometre uzunluğında , 75 cm genişliğinde bir su kanalı vardır. Bu kanal ; Geç Hellenistik – Erken Roma dönemine aittir. Antik Amasya Kenti’nin su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmıştır. Kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar şeklinde tonozlu bir biçimde arazi eğimine göre, su terazisi sistemine uygun olarak yapılmıştır. Bu durumuyla ünlü “Ferhat ile Şirin Efsanesi”’ne konu edilmiş olup, halk arasında “Ferhat Su Kanalı” olarak bilinmektedir.
Halk arasındaki yaygın efsaneye göre bu kanallar sevgilisi Şirin’e kavuşmak için dağları delen Ferhat tarafından yapılmıştır.
Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin’e sevdalı yiğit bir delikanlıdır.
Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin’e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir.
           
Amasya Sultanı Mehmene Banu’ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat .
Sultan; Şirin’i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. “ Şehir’e suyu getir, Şirin’i vereyim” der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir.
 
Ferhat’ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde.
 
Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat’a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat’a ulaşır.
Ferhat’ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. “Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin’in öldü. Bak sana helvasını getirdim” der.
Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. “Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır” der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur.
Ferhat’ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten “ŞİRİN! ” seslenişleri yankılanır kayalarda.
Ferhat’ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat’ın yanına.
 
Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada.
İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için.
O yoksa Amasya Sultanı Mehmene Banu olmasın ruhu olmasın.
Sevenleri mezarda bile ayırmak isteyen……
 
Ferhat’ın Şirin’e olan aşkı rüzgar olur, eser , fırtına olur, sel olur coşar zamanımıza kadar gelir. Henüz O  lisede okurken sınıf arkadaşı kıza aşık olur. Amasya küçük bir yerdir . Sadece gözleri konuşur , elele tutuşmak , konuşmak mümkün mü ? Büyük aşkını küçük notlarla ilan eder genç erkek sevdiği kıza . İki sene çabuk geçer , Lise son sınıfa gelmişlerdir  , okul bitecek , üniversite sınavı sonucuna göre kaderleri belli olacaktır. Oğlanın gönlüne Ferhat’ın yaktığı ateş düşmüş , zamanla külleneceği yerde , daha da artmış , volkan olup taşmış .Aile oğullarının düştüğü bu kara sevdadan rahatsız , korku içinde ; çözüm aramaktalar. Yenge , gidelim kızı ailesinden ‘’ Allahın Emri ile isteyelim ‘’ der. Anne de bu fikre katılır . İsteyelim der , isteyenin bir yüzü kara , vermeyenin iki yüzü ..Kızın babası ilkokul müdürü , öğrencileri müdürle karşılaşmamak için , yollarını değiştirecek kadar korkmaktalar ondan . Aksi mi aksi . Annesi daha mülayim , zaten Amasya küçük şehir olduğundan herkes birbirini tanımakta , isteyelim kızı , bizi kovmazlar ya , sadece kızarlar bu yaşta kız verilir mi diye ? Kız anne ve yenge tarafından , kızın annesinden Allahın emri ile istenir . Anne kızının okumakta olduğunu , oğlanın da okuduğunu , yaşlarının henüz küçük olduğunu , Kısmetse üniversite sonrası kız istemenin daha uygun olacağını münasip bir şekilde söyler. Yenge reddedilmeyi hazmedemez,’’ Zaten kızınızla oğlumuz iki senedir konuşmaktalar der ‘’ Yenge ağızdan çıkan sözün dokuz boğumdan geçerek çıktığı gerçeğini unutmuştır . ‘’ Ne yani benim kızama hafif mi demek istiyorsunuz’’ der anne , sonra da kapıyı gösterir.
 
Bu davranış Ferhat - Şirin aşkının sonu olmuştur. Yengenin yanlış bir sözü kara çalı gibi büyük aşkın arasına girmiştir.
 
Oğlan Üniversite sınavı için Ankara’ya gider , sınav sonrası Kızılay’da dolaşırken , sevdiği kız ile babasına rastlar , babası olanlardan habersiz olduğundan , oğlan kızın peşinden uzun süre gider , kız gelmemesi için israrla el, kol işareti yapar ama aldırmaz oğlan , Bülbül sokak’ta kaybeder onları. İki gün oralarda dolaşmasına rağmen sevdiği kızı göremez. Artık Amasya’ya dönecektir. Eski garajlardan yer alır, teklif edilen yeri beğenmez sağ taraftan ister. 34 Numara. Arka dörtlü koltuğun önündeki ikili koltuk. Otobüs Dışkapı terminalinde durur. Baba önde kız arkada aynı otobüse binerler , adam elinde bilet oturacağı yeri arar , ‘’ 33 numara kızım sen buraya otur. ‘’ Kız , olanlardan habersiz babasına hayır , oturmam diyemez. Oğlanın yüzüne bakar , çekingen , koca otobüste başka bir yer yokmuş gibi , gelir oğlanın yanına oturur . Baba da oğlanın tam arkasındaki dörtlü koltuğa .....
 
Konuşmazlar , bakışmazlar , oğlan kastıkça kasar kendini , araç Sungurlu’da mola verdiğinde , zor atar kendini lavaboya . Otobüs hareket ederken , kızn babasına döner ‘’ Hocam buyrun siz kızınızın yanına oturun , ben arkaya geçeyim der ‘’ . Kız ankara Dil Tarih Coğrafya İngiliz filolojisini kazanır , oğlan ise İstanbul’u . Gözden uzak olma , gönülden uzak olmayı da beraberinde getirmiştir. Ferhat’ın aşk zinciri kırılmıştır artık .........Bu hikaye mutlu sonla bitseydi şaşardım zaten .....
 
Saygılarımla,
 
 
 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol