POLATLI İKDAM
  DEMOKRAT PARTİ VE AKP
 


DEMOKRAT PARTİ VE AKP

 

Bizde yakın tarihimizi tarafsız olarak anlatan tarihçi yokmuş gibi , gittim , Amsterdam Üniversitesi , Türkiye Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Erik Jan Zürcher’in ‘’ Modernleşen Türkiye’nin tarihi kitabını aldım. Emekliyi yoksulluk sınırının altından , açlık sınırına doğru iten AKP iktidarında , bir kitaba bir kilo et parası ödemek ne demek ? Ya evde   çocuklarına et alacaksın , yahut da bu satırları yazabilmek için tarih kitabı 32 , 50 TL. …


Sayın Erdoğan’ın ikide birde Demokrat Partiyi dillendirmesi boş değil, gerçekten altmış sene önce DP’nin geçtiği tozlu , patikalardan bugün AKP duble yolları kullanarak daha rahat geçmekte …….


Bilindiği gibi 1946 yılında Türkiye tek parti yönetiminden , çok partili demokrasiye barışçı yolla geçmiş ve 27 yıllık CHP iktidarı yine barışçı yollardan Mayıs 1950 seçimlerinde ‘’ Yeter ! Söz Milletindir ! ‘’ sloganıyla yürüyen Demokrat Parti ; CHP’nin yüzde 39,8 oyuna karşılık yüzde 53,4 oy alarak 408 sandalye ile iktidara gelmişti. ….Şimdi DP ile AKP arasındaki kardeşlik , benzerlik  veya kader ikizliği konusuna geçebiliriz. İktidara gelen Demokrat Partinin yaptığı ilk icraat ne olmuştur ? Türkçe okunan ezanın tekrar Arapça’ya çevrilmesi mi ?  HAYIR …. Bundan 60 yıl önce Adnan Menderes hükümeti, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde sözde darbe yanlısı oldukları tespit edilen komutanları  bir çırpıda temizleme cesaretini göstermiş, adeta "darbe gibi" bir operasyonla bütün kuvvet ve ordu komutanları ile 150 albayı görevden almıştı. ‘’

Bu çarpıcı tasfiye, TSK'da gerçekleştirilen en geniş kapsamlı ve en hızlı operasyon olarak tarihe geçmiştir.


Bu olaya her nedense tarih kitaplarında pek rastlayamazsınız , sadece ZAMAN gibi yandaş basından kaynak olarak faydalanırsınız. 


DP seçimi yeni kazanmıştı ki, iddiaya göre , birkaç gün sonra birkaç üst düzey komutan toplanıp Cumhurbaşkanı İnönü'yü ziyarete gittiler. Ona, iktidarı devretmemesini söylediler ve bir işaret verdiği takdirde seçimleri iptal ettirip yeniden Tek Parti dönemine dönmeye kararlı olduklarını bildirdiler.

Demokrat Partinin iktidara gelişinin henüz birinci ayında ,  5 Haziran günü ihbarcı bir albay, ( İhbarcı Albaylar dün de vardı , bugün de var )  Menderes'i Başbakanlık konutunda ziyaret ederek İnönü'ye bağlı generallerin 8 Haziran'ı 9'una bağlayan gece bir darbe yapacaklarını bildirdi. Bunun üzerine harekete geçen Başbakan, önce Milli Savunma Bakanı ve bazı milletvekilleriyle durumu değerlendirdikten sonra bilgiyi Cumhurbaşkanı Celâl Bayar'la paylaşır. Aynı gece Çankaya Köşkü'nde tasfiye operasyonunun düğmesine basılır. ( Sözde darbe planlayan Genelkurmay Başkanı , Kuvvet Komutanları ve 16 general , bir aylık iktidara hiç tepki göstermeden Paşa , Paşa görevlerini buyur edip , ayrılırlar . )  
Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka herşeyi yapmışlar…..

İhbarın bir albaydan gelmiş olması, ordu içinde bir ayrışma olduğunu gösterir. Genç subaylar DP'yi tutarken, yaşlılar cephesi,CHP yandaşıdır. Burada bir parantez açalım , Yaşlı asker babam Demokrat partiyi tutarken , ben hep asker niteliği ile İsmet Paşa’yı tuttum. Bu nedenle evimizde parti kavgasından dolayı huzur olmazdı . 

6 Haziran 1950 günü tasfiye başlar. Genelkurmay Başkanı Abdurrahman Nafiz Gürman ile Genelkurmay İkinci Başkanı, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile üç ordu komutanı (toplam 16 general) görevden alınmış, Genelkurmay Başkanlığı'na Kara Kuvvetleri Komutanı Nuri Yamut getirilmiş, diğerlerinin yerlerine de atamalar yapılmıştır. Ayrıca birkaç ay içinde 150 albay daha emekliye sevk edilecektir.

Dikkat çeken nokta ise tasfiyenin özellikle CHP çevrelerinde ve yayın organı olan "Ulus"ta üzüntüyle karşılanmış olmasıdır. Nitekim muhalefet partisi, iktidara karşı ağır bir dille hücuma geçmiştir. "Ulus" 10 Haziran günü manşetten "Komutanlarımıza iftira atmayalım" diye bir haber girmiş ve hükümeti bir açıklama yapmaya davet etmiştir.
Bundan altmış sene önceki açıklamaya gelince :

"Bütün çalışmalarımız demokrasiyi perçinlemek içindir. Esefle bildirmek isterim ki, iktidarımız henüz bir ayı bulmadığı halde bazı zorunlu değişiklikleri mesele haline getiren CHP, başarılı olmak istiyorsa "iktidar hastaları"nı başlarından atmalıdır. Bu "iktidar hastaları", ortalığı karıştırmak istemektedirler."

İnönü, subayların bu teklifini reddetmişti. Ancak Menderes'in tasfiye operasyonu üzerine hemen ülkenin her tarafından huzursuzluk hüküm sürdüğünü, kimsenin güvenliğinin bulunmadığını ilan edecekti. Bundan böyle yüksek rütbeli komutanlar arasında memnuniyetsizlik giderek artacaktı…….Artık kıssadan , hisseyi sizler çıkartabilirsiniz ?

Demokrat Parti son olarak 1957 yılı seçimlerini , yani üçüncü dönemini kazandıktan üç sene sonra bu defa ordudan attığı generaller tarafından değil de bir gurup düşük rütbeli subaylar tarafından , kendilerini sevdiklerini iddia ettikleri genç subaylar tarafından devrildiler. Öyle ki onları İnönü bile kurtaramadı. Demokrat Parti , kendisine sunulan demokrasi fırsatını iyi kullanamadı . Yargıyı siyasallaştırmasa da , Tahkikat Komisyonları kurarak , yargı görevini üstlendi. Her fırsatta ülkede mezhepsel ve etnik ayırımcılık yapmasa da , Vatan Cephesi adı altında Radyoda Demokrat Partiye katılan sağ veya ölü canları anons ederek milleti bezdirdi. Muhalefete ağır baskılar uyguladı, onların seyahat özgürlüğünü engelledi. ..Oysa kimsenin telefonları dinlenmiyordu ( Telefon vardı da dinlemedik mi ? ) , kimse sabah ezanında kapısının çaldığında gelenin sütçüden başkasının olamayacağını biliyordu . Buna rağmen 27 Mayıs 1960 ‘da devrildiler , ülke demokrasisi için çok büyük yara açılmıştı açanlar ve açtıranlar tarafından.  Oysa keşke ‘’ Ben odunu aday göstersem onu bile vekil seçtiririm ‘’ sözü yerine keşke demokrasiye bağlı insanları vekil seçtirseydi de ülkemizde demokrasi sekteye uğramayıp, istenmeyen neticeler yaşanmasaydı. Tarih ders almasını bilenler olsaydı tekerrür etmezdi …..  

 

Mafya örgütlenmesi dışında  , adı malum dava ve Balyoz Darbe planları ile Menderes’in yerine tasfiye ve cezalandırma yöntemlerinin yargı eliyle yaptırılması daha demokratik , daha az riskli bir yöntem olarak görülse de , ülkenin iç barışı ve huzuru açısından doğru bir yöntem değildir. Bugün üstüne yıkılacak darbe  kışkırtıcısı İnönü rahmetli olmuştur, Avrupa İnsan Hakları evrensel beyannamesi ile insanlar ve ülkeler daha özgürce yaşama geçmişlerdir. AB’ye alınmasak da 21. Yüzyılda askerden ; AKP iktidarının ‘’Mağduru Oynama ‘’ alışkanlığı ile darbe beklentisi içinde olması  , hızla düşen AKP oylarını tersine çevirme çabalarını artık ne halk , ne de asker YEMİYOR…..

 

Saygılarımla,

 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol