POLATLI İKDAM
  BİR PLAN SEMİNERİ
 
BİR PLAN SEMİNERİ- METAL FIRTINA
 
 ‘’ Karanlık doğanın örtüsü haline gelmişti sessizliğin içinde böcek çığırtıları bile duyulmuyordu.. Bu donmuş an önce hafif bir titreşimle bozuldu.On iki askerden oluşan öncü gözetme timinin başındaki Üst Teğmen Alper en önde hızla aşağıya doğru koşuyordu.Çok büyük bir askeri birimin karargah merkezine bakan bir tepeden gözlem yapmışlardı.
Askerlerin sessizliğe alışmış kulakları derinden gelen sesin varlığını algıladı bu bir bu bir helikopter sesiydi. Yine helikopter sesleri gelmeye başlamıştı bu sefer sesler birden çoktu aniden irkildi Üsteğmen .Serdar G3 ünü alarak helikopterlere ateş açmaya başlamıştı üsteğmen de silahına sarılıp ateşlemeye başladı ve biraz sonra sesler kesildi ve oradan ayrıldılar.

Harekete geçen zırhlılarsa çok uzakta Amerikan JSTAR gözetleme uçakları tarafından anında tespit edilmişti. En baştaki zırhlıda Binbaşı Haşim ERALP vardı.Telsizden emir verdi zırhlılar harekete geçti bombardıman başlamıştı siperlerin üstünden hızla geçtiler.

Daha sonra karşıdan düz bir ışık gibi görülen bomba içinde Binbaşının bulunduğu zırhlıya çarptı ve onu paramparça yapmıştı.,

Başbakan içindeki sızıyı bastırmaya çalışarak “Binler cemi paşam Allah aşkına söyleyin” diyerek sordu. “Zırhlı tugayımıza saldırı düzenlendi tankların neredeyse hepsi gitti” diye cevap verdi. Günler geçmişti artık Genel Kurmay Harekat Merkezi ana baba günüydü.

ABD Savunma Başkanı “Donalt Rumsfeld” bakan la konuşmak istiyordu derken kapıda Genelkurmay Başkanı “Howord Strike” göründü.Yüzünde karanlık bir ifade vardı.
“Sayın Başkan; şu an itibariyle Metal Fırtına operasyonu başlamış bulunuyor” dedi.
Ve Büyük Savaş Başlamıştı .
 
Iraktan başlayarak ülkemize girmişlerdi yavaş yavaş tüm şehirlerimizi etkileri altına almışlardı başkentimiz olan Ankara’ya kadar ulaşmışlardı Anıtkabiri bombalamışlardır.
İstanbul’a kadar ulaştılar…


82. hava indirme tümeni komutanı Tümgeneral Josep Reed savaş kıyafetlerini giymişti.Helikopterler çalışmıştı pervane seslerinden başka bir ses duyulmuyordu.Askerlere helikopterlere binme emrini verdi tam tamına yüz elli dört helikopter vardı komutanda kendisi için ayrılmış helikoptere binip yola çıktılar.

İstanbul’a ulaşmışlardı helikopterler boğaz köprüsünü ortadan vurarak Asya ve Avrupa’yı ayrıldılar ve sonunda İstanbullu ele geçirdiler…’’
 
Yukarıdaki bölümler yayınlandığında büyük fırtınalar yaratan METAL FIRTINA isimli romanın sadece kısa bir özeti , halen dava konusu BALYOZ DARBE PLANI olarak adlandırılan seminer gibi ; PLAN SEMİNERİ’ne en güzel örneklerinden biri olabilir.
 
Seminerde ABD kuvvetleri tarafından işgal edilmiş olan Yurdumuz ve bu işgalden kurtulmak için alınması gereken tedbirler , gerçek bir savaş gibi en ince teferruatına kadar incelenir ve tartışılır.
 
Böyle bir senaryo ile karşılaşıldığında öncelikle , birinci görevi yurdu iç ve dış düşmana karşı koruma olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin , karşısındaki Irak’ta konuşlanmış muhtemel düşman karşısındaki zayıf ve kuvvetli yönleri masaya yatırılır. Bilindiği gibi askerlik yan gelip yatma yeri değildir. Asker her an harbe hazır olabilecek şekilde yetiştirilir. Günümüz savaşları yüksek teknolojiye dayanan savaşlardır. Irak savaşında görüldüğü gibi bir tek uçak havalanmadan, tanklar hareket edemeden ABD kuvvetleri tarafından yok edilmişlerdir . NEDEN ?. Plan tatbikatlarında öncelikli soru bu nedeni cevaplamak ve şimdiden bu sorunu ortadan kaldırmaya yönelik tedbirleri almaktır. Örneğin tüm hava , kara ve deniz vasıtalarında kullanılan yazılımlar millileştirilebilir. Tanklar , personel taşıyıcılar en üst düzeyde modernleştirilebilir, radara yakalanmayan milli savaş gemileri yapılabilir gibi.  Kıbrıs savaşında uçaklarımızda , dost tanıtma sisteminin olmaması , yahut ta bilinçli olarak bize verilmemesi nedeniyle donanmanın en güçlü gemisi KOCATEPE’yi nasıl kaybettiğimiz , yüzlerce Şehit verdiğimiz hafızalardadır.   
Bir savaş anında Doğu ve Güneydoğu’da çıkması muhtemel iç isyana karşı, asker gerekli tedbiri almayacak mıdır. ? Deprem felaketinde bir anda ortaya çıkan irtica gibi , genel bir harpte daha geniş çapta faaliyet gösterebilecek irticaya karşı önlem alınmayacak mıdır ? Birinci Dünya Savaşında Ermenilerin , Kurtuluş savasında Nasturi ve Şeyh Sait ayaklanmaları olmamış mıdır ? Bu ayaklanmalar ülkenin en zayıf olduğu dönemlerde ortaya çıkmamış mıdır ? Böyle bir senaryonun Taraf adlı yandaş , asimetrik psikolojik savaş malzemesi olarak kullanılan gazetede yayınlanması halinde , bu senaryoya müdahil olacak komutanlarda METAL FIRTINA davası sanıkları olarak adalet önüne çıkartılacak ve yurdu iç ve dış düşmana karşı korumak olan asli görevlerini yerine getiremeyeceklerdir. Orduyu yönetecek yetenekli muvazzaf subay bulunamayacaktır. Merhum Menderes’in gerekirse orduyu yedek subaylarla yönetirim sözü sadece latifeden ibaret olduğunu unutmayalım. 
Balyoz Darbe planını iddiasına esas teşkil eden söz konusu Plan Semineri, Genelkurmay Başkanlığının 2003-2006 yılları Tatbikatlar Programında bulunmaktadır.
Plan Seminerinin gayesi, dış tehdit ve bundan istifade etmeye yönelik iç tehdide  ilişkin olarak hazırlanan Harekat Planlarını geliştirmek ve ilgili personelin eğitimlerini sağlamaktır.
Plan Semineri, giderek tırmanan bir gerginlik dönemini kapsayan bir senaryo içerisinde uygulanır.
1'inci Ordu Komutanlığı sorumluluk bölgesinde icra edilen bu Plan Seminerinde, Ordu Geri Bölge Emniyeti ve savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi halinde de uygulanan sıkıyönetim konuları üzerinde de durulmuştur.
 
Plan semineri ile darbe planı tamamen birbirinden ayrı olgulardır. Ülkemizde demokrasiyi , ülke kalkınmasını sekteye uğratan , binlerce yurttaşımıza mağdur eden darbeleri yaşadı ama bunu bir paranoya olarak taşımak , ülkenin ruh sağlığı için de zararlıdır. İleri demokrasi, insan hakları gibi temel unsurların hakim olduğu günümüz Avrupa’sında askeri darbeden bahsetmek kusura bakmayın , sağlam ruhsal yapıdan yoksun olmak demektir. Sonuç olarak bu ülkenin terörle mücadele için askerinin yüksek moral motivasyonuna ihtiyacı vardır .
 
Bir ülkenin Başbakanı, soruyorum sizlere anma törenine gider de bir Korgeneral orada ayağa kalmaz mı? Kalkması gerekir, kalmadığı anda da bedelini öder. O ayrı mesele. Zaten bedelini de ödedi. Çanakkale’de anma törenlerine gidiyoruz, bu beyefendi ayağa kalkmıyor. Ondan sonra da gereği yapıldı o ayrı mesele. Ama şimdi bakıyorsunuz gideceği yeri o da buldudiye konuşursa ; ülkede iktidara karşı muhalif olmanın bedeli çok daha iyi anlaşılır .
Saygılarımla,
 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol